Fransız İhtilali'nin Osmanlı'ya Etkisi

Fransız İhtilali'nin Osmanlı'ya Etkisi

Fransız İhtilali Serisi:

Fransa'da ihtilal patlak verdiği zaman, Osmanlı-Fransız münasebetleri, Kanuni Sultan Süleyman ile I. François arasında kurulmuş olan geleneksel dostluk çerçevesi içinde cereyan etmekte devam ediyordu. Osmanlı siyasetinde Fransız dostluğu, tarihi bir zaruret olarak kabul edildiği kadar, değerli bir gelenek gibi de sayılıyordu.

Fransız İhtilali'nin çıkmasından bir kaç ay önce,'Mart 1789 da, Osmanlı tahtına III. Selim çıkmıştı. Yeni Padişah, Fransız dostluğuna önem veren ve Fransa'ya sempatisi olan bir kişiydi.

Diğer taraftan III. Selim, tahta geçerken kafasında bir takım ıslahat, yani reform düşüncelerine sahipti. Ve reformların gerçekleştirilmesinde de Fransa'nın yardımına güveniyordu. Fakat, III. Selim padişah olduktan kısa bir süre sonra Fransa' da ihtilal gelişmeleri başlamıştı.

İhtilal Osmanlı İmparatorluğu'nda herhangi bir endişe ve korku uyandırmadı. Osmanlı Devleti, Avrupa devletlerinin duyduğu endişeye kapılmak hususunda herhangi bir sebep görmedi. Avrupa devletleri korkmakta haklıydılar; zira, ihtilallin yıkmayı amaçladığı sosyal ve siyasal düzen aynen kendilerinde de mevcuttu. İhtilal ayrıcalıklı, yani imtiyazlı sınıf esasına dayanan bir sosyal düzeni yıkmak istiyordu. Halbuki Osmanlı İmaparatorluğu'nda, imtiyazlı sınıf esasına dayanan bir sosyal ve siyasal düzen yoktu. Aksine, yeteneğe dayanan bir sosyal mobilite vardı. Osmanlı Devleti'nin İslami bir devlet olması ve kendisini Avrupa devletler hukukuna dahil saymaması sebebile, İnsan ve Vatandaş Haklan Demeci'ni kendisi için tehlikeli bulmadı. Bununla beraber, Osmanlı İmparatorluğu, İhtilal hükümetlerini de hemen tanımadı. Fransa'da ortaya çıkan yeni rejimin, önce Avrupa hükümetleri tarafından tanınması ilkesini benimsedi.

Lakin, Fransız İhtilali genişleyip bir Avrupa Savaşı'na dönüşünce, Osmanlı Devleti savaş karşısında yine tarafsız kalmakla berabere, gelişmeler Babıali'yi sıkıntıya sokmaya başladı.

1792 den itibaren İhtilal Fransası Avrupa ile savaşa tutuşmaya başlayınca, Osmanlı Devleti'ni de yanına alarak bu savaşa sokmak için çaba harcamaya başladı ve 1792 yılından itibaren İstanbul'a elçiler gönderdiler. 1792 Haziranında İstanbul'a gönderilen elçi Descorches'a verilen talimat iki nokta üzerinde yoğunlaşıyordu.

Birincisi, Osmanlı Devleti'nin Fransa'daki yeni rejimi tanıması,

İkincisi Osmanlı Devleti'nin, Fransa ile ittifak yaparak savaşa katılmasıydı.

III. Selim, hiç bir Avrupa devleti tanımadan Fransa'daki yeni rejimi tanımayı kabul etmediği gibi, tabiatile ittifaka da yanaşmadı..

Prusya, Hollanda 1795'te Lahey barışlarını Fransa ile imza edince, Osmanlı Devleti için sorun kalmıyordu. Zira, bu barış antlaşmaları ile Fransa, iki Avrupa devleti tarafından tanınmış olmaktaydı. Bunun içindir ki, III. Selim, Fransa'nın gönderdiği yeni elçi Verninac'ı resmen kabul etti. Bu suretle yeni rejim ile Osmanlı Devleti arasında resmi münasebetler başlamış oluyordu.

Osmanlı Devleti tarafından tanınmakla Fransa, birinci amacına ulaşmış olmaktaydı. Bu sebeple, daha önemli olan ikinci amacı, yani bir Fransız-Osmanlı ittifakını gerçekleştirmek için harakete geçti. Yeniden Osmanlı Devleti'ne ittifak teklif etti. Avusturya veya Rusya devletlerinden birinin saldırısı halinde, Fransa'nın askeri yardımını öngören bir ittifak tasarısı üzerinde müzakereler devam ederken ve Osmanlı Devleti Fransa'nın böyle bir ittifakını müsait karşıladığı bir sırada, Napolyon'un Mısır seferi, Osmanlı Devleti'nin tutumunu radikal bir şekilde değiştirmesine sebep oldu.

Osmanlı Devleti'nin Fransa'da daimi elçisi yok iken, ilk defa olarak Moralı Esseyit Ali Efendi'yi 1797 yılında Paris'e daimi elçi olarak gönderdi.

KAYNAKÇA

Prof.Dr.Fahir ARMAOĞLU - 19. Yüzyıl Siyasi Tarihi