Fransız İhtilali'nin Osmanlı'ya Etkisi |
Fransız İhtilali Serisi:
- Fransız İhtilali Öncesi Avrupa'nın Genel Durumu
- Fransız İhtilali Öncesi Osmanlı'nın Genel Durumu
- Fransız İhtilali Öncesi Asya ve Afrika'nın Genel Durumu
- Fransız İhtilali Nedenleri
- Fransız İhtilali Nasıl Başladı
- Fransa'nın Koalisyon Savaşları - Napolyon Savaşları
- 1815 Viyana Kongresi
- Fransız İhtilali'nin Osmanlı'ya Etkisi
Fransa'da ihtilal patlak verdiği zaman, Osmanlı-Fransız
münasebetleri, Kanuni Sultan Süleyman ile I. François arasında kurulmuş olan
geleneksel dostluk çerçevesi içinde cereyan etmekte devam ediyordu. Osmanlı
siyasetinde Fransız dostluğu, tarihi bir zaruret olarak kabul edildiği kadar,
değerli bir gelenek gibi de sayılıyordu.
Fransız İhtilali'nin çıkmasından bir kaç ay önce,'Mart 1789
da, Osmanlı tahtına III. Selim çıkmıştı. Yeni Padişah, Fransız dostluğuna önem
veren ve Fransa'ya sempatisi olan bir kişiydi.
Diğer taraftan III. Selim, tahta geçerken kafasında bir
takım ıslahat, yani reform düşüncelerine sahipti. Ve reformların
gerçekleştirilmesinde de Fransa'nın yardımına güveniyordu. Fakat, III. Selim
padişah olduktan kısa bir süre sonra Fransa' da ihtilal gelişmeleri başlamıştı.
İhtilal Osmanlı İmparatorluğu'nda herhangi bir endişe ve
korku uyandırmadı. Osmanlı Devleti, Avrupa devletlerinin duyduğu endişeye
kapılmak hususunda herhangi bir sebep görmedi. Avrupa devletleri korkmakta
haklıydılar; zira, ihtilallin yıkmayı amaçladığı sosyal ve siyasal düzen aynen
kendilerinde de mevcuttu. İhtilal ayrıcalıklı, yani imtiyazlı sınıf esasına
dayanan bir sosyal düzeni yıkmak istiyordu. Halbuki Osmanlı İmaparatorluğu'nda,
imtiyazlı sınıf esasına dayanan bir sosyal ve siyasal düzen yoktu. Aksine,
yeteneğe dayanan bir sosyal mobilite vardı. Osmanlı Devleti'nin İslami bir
devlet olması ve kendisini Avrupa devletler hukukuna dahil saymaması sebebile,
İnsan ve Vatandaş Haklan Demeci'ni kendisi için tehlikeli bulmadı. Bununla
beraber, Osmanlı İmparatorluğu, İhtilal hükümetlerini de hemen tanımadı.
Fransa'da ortaya çıkan yeni rejimin, önce Avrupa hükümetleri tarafından
tanınması ilkesini benimsedi.
Lakin, Fransız İhtilali genişleyip bir Avrupa Savaşı'na
dönüşünce, Osmanlı Devleti savaş karşısında yine tarafsız kalmakla berabere,
gelişmeler Babıali'yi sıkıntıya sokmaya başladı.
1792 den itibaren İhtilal Fransası Avrupa ile savaşa
tutuşmaya başlayınca, Osmanlı Devleti'ni de yanına alarak bu savaşa sokmak için
çaba harcamaya başladı ve 1792 yılından itibaren İstanbul'a elçiler
gönderdiler. 1792 Haziranında İstanbul'a gönderilen elçi Descorches'a verilen
talimat iki nokta üzerinde yoğunlaşıyordu.
Birincisi, Osmanlı Devleti'nin Fransa'daki yeni rejimi
tanıması,
İkincisi Osmanlı Devleti'nin, Fransa ile ittifak yaparak
savaşa katılmasıydı.
III. Selim, hiç bir Avrupa devleti tanımadan Fransa'daki
yeni rejimi tanımayı kabul etmediği gibi, tabiatile ittifaka da yanaşmadı..
Prusya, Hollanda 1795'te Lahey barışlarını Fransa ile imza
edince, Osmanlı Devleti için sorun kalmıyordu. Zira, bu barış antlaşmaları ile
Fransa, iki Avrupa devleti tarafından tanınmış olmaktaydı. Bunun içindir ki,
III. Selim, Fransa'nın gönderdiği yeni elçi Verninac'ı resmen kabul etti. Bu
suretle yeni rejim ile Osmanlı Devleti arasında resmi münasebetler başlamış
oluyordu.
Osmanlı Devleti tarafından tanınmakla Fransa, birinci
amacına ulaşmış olmaktaydı. Bu sebeple, daha önemli olan ikinci amacı, yani bir
Fransız-Osmanlı ittifakını gerçekleştirmek için harakete geçti. Yeniden Osmanlı
Devleti'ne ittifak teklif etti. Avusturya veya Rusya devletlerinden birinin
saldırısı halinde, Fransa'nın askeri yardımını öngören bir ittifak tasarısı
üzerinde müzakereler devam ederken ve Osmanlı Devleti Fransa'nın böyle bir
ittifakını müsait karşıladığı bir sırada, Napolyon'un Mısır seferi, Osmanlı
Devleti'nin tutumunu radikal bir şekilde değiştirmesine sebep oldu.
Osmanlı Devleti'nin Fransa'da daimi elçisi yok iken, ilk
defa olarak Moralı Esseyit Ali Efendi'yi 1797 yılında Paris'e daimi elçi olarak
gönderdi.
KAYNAKÇA
Prof.Dr.Fahir ARMAOĞLU - 19. Yüzyıl Siyasi Tarihi