İbrahim Müteferrika ve İlk Türk Matbaası |
1670-1745 yılları arasında yaşamıştır. Osmanlı askeri yenileşme fikrinin en önemli temsilcisidir. Tarihte biz ibrahim müteferrika'yı onu matbaa’nın kurucusu olarak biliriz lakin onun matbaa kuruculuğunun yanında pek çok özelliğide mevcuttur. Örneğin ilk defa Nizam-ı Cedit üzerine konuşan ve yazan kişi olmasıdır. İbrahim Müteferrika’nın kim olduğu nereden geldiği bilinmemektedir. Onun hakkındaki bilgiler dış kaynaklıdır. İbrahim Müteferrika hakkındaki bilgileri bize 2 Macar asıllı De Seazure ve Karaksondan öğrenmekteyiz. Bu 2 kişinin verdiği bilgiler bizdeki arşiv belgelerini ihtiva etmez.
Osmanlı'da İlk Türk Matbaa Kuran İbrahim Müteferrika Kimdir?
İbrahim Müteferrika dediğimizde aklımıza Osmanlı'da İlk Türk
Matbaa gelir. Oysa onun matbaa kurmasının yanında çok geniş yelpazeli hayatı
vardır. Mesela matbaa'da basılan ilk kitabı yani Van Kulu kendisi tarafından
icra edilmiştir.
İbrahim Müteferrika hayatı ve matbaa giden süreci anlatalım.
İbrahim Müteferrika Macaristan’ın Kolotsvar şehrinde 1674
yılında doğmuş olup Kalvinist Hristiyan fakir bir Macar ailenin çocuğudur.
Kalvinist bir kolejde rahip olmak için eğitim görmekte olduğu sıralarda (1693)
Tökeli İmrenin isyanı sonucunda Osmanlı askerleri tarafından esir edilip esir
pazarından satılmıştır.
Kalvinizm: Kurucusu Jan Calvin’di. Kalvinizm İsviçre’de
ortaya çıkmıştır. Ancak asıl yayılma alanı Hollanda, İskoçya, Macaristan
olmuştur. Kalvinizm’e inananlara Hügno denilmektedir. Öğretisi; toplumsal
kurumları gelenekçi din anlayışlarının yerine Hristiyanlığın ilk haline göre
toplum düzeltilmelidir. Bunun için bilimsel eğitim ve teknoloji şart
demektedirler. Tarikatın düsturu dürüstlük ve çalışkanlıktır.
İbrahim Müteferrika esir pazarında bir müslüman tarafından
satın alınmış olup ona İbrahim ismi verilmiştir. Sahibinden çok fazla zulüm
gördüğü için Müslüman olup kölelikten kurtulmuştur. Kölelikten kurtulduktan
sonra Türkçeyi kısa sürede öğrenmiş ve İslamiyet hakkındaki bilgilerini
artırmıştır. Aynı zamanda islamiyeti savunmak adına Risale-i İslamiye adında
kitap yazmış olup bu kitaba müteakip Müteferrika ünvanına terfi ettirilmiştir.
İbrahim müteferrika matbaa kurma serüveni bu şekilde
başlamaktadır.
İbrahim Müteferrika’nın düşün hayatıyla ilgili bilgiyi
bizler Dr. Adnan ADIVAR’dan öğrenmekteyiz.
Osmanlı'da ilk matbaa açan ibrahim müteferrika hakkında
bilgi vermiş olmaktayız.
Peki Avrupalıların İbrahim Müteferrika Hakkında Verdiği
Bilgilerden Hangileri Yanlış?
* Avrupalılar Müteferrikanın kaleme aldığı (matbaa da basılan)
eseri ‘’Risale-i İslamiye ‘’nin islamı savunmak adına yazdığını ifade ederler.
Oysa bu eser İslam’ı savunmak kaleme alınmamıştır.
Kitabın muhtevası incelendiğinde islamı savunamktan ziyade
Avrupa dünyasındaki katoliklik, papalık ve teslis inancını eleştirmektedir.
Dolayısıyla İbrahim Müteferrika’nın islam hakkında ileri seviyede bilgi sahibi
olduğu yalanı ortaya çıkmaktadır.
* Avrupalıların verdiği diğer bir yanlış bilgi kalvinist
birisi olarak göstermesidir. Risale-i İslamiye’yi incelediğimizde bu bilginin
de yanlış olduğunu görürüz. Çünkü Kalvinizm öğretileri bu kitapta
eleştirilmektedir.
Filhakika bu 2 yalan bilgi göz önüne aldığımızda İbrahim
Müteferrika’nın Türkler’e karşı Avusturya ordusunda savaştığına bu savaş
sırasında esir düştüğüne arkasından köle pazarında satıldığına ve zorla
müslüman olduğu yönündeki bilgininde yanlış olduğunu görmüş olmaktayız.
İbrahim Müteferrika hakkında bu denli yanlış bilgi
vermelerinin altında onun matbaa yönünü kendilerine atfettirme düşüncesi
yatmaktadır.
Ayrıca Avrupalılar’ın verdiği bilgilerin yanlış olduğunu
Risale-i İslamiye’yi incelemenin yanısıra İbrahim Mütferrrika’nın yaşadığı
coğrafya ve dönem incelendiğinde de bu bilgilerin yanlış olduğunu görmekteyiz.
Örneğin İbrahim Müteferrika Erdel Kuluşta doğduğu şehir
incelediğimizde 3 Hristiyan mezhebinin mücadelesi vardır. Bunlar; Katolik
mezhebi, Kalvenizm, Ünitarizmdir.
Katoliklik ve Kalvinistlik diğerlerinden çok farklıdır.
Bunların baba-oğul kutsal ruh savunmasına rağmen Ünitarizm bunu reddetmektedir.
Bu düşünce yönüyle Unitarizm Müslümanlığı kabul etmeye aday olarak
görülmektedir.
Unitarizm İspanya’da ortaya çıkmıştır. Mihail Servet us
öncülüğünü yapmıştır. Servetus teslis inancını reddetmektedir. Hayatı boyunca
Katolikler ve kalvinistlerler mücade etmiştir. Daha sonra Cenevre’de tutuklanıp
kütük üzerinde yakılarak öldürülmüştür.
Unitarizm Avrupa’da baskı altındadır. En serbest yaşamlarını
Erdelde yaşamışlardır. Sebebi Osmanlı’nın onlara karışmamasıdır. Bu serbestiyet
matbaa yönünde de ortaya çıkacaktır. Orta Macaristan Osmanlı’nın elinden çıkıp
Avusturya’ya geçince ünitaristlere baskı uygulanmaya başlanmıştır. Ünitaristler
de inancını gizlice devam ettirmişlerdir. Bu tarikatın en öenmli eseri
‘’Biblika Sakra’’dır. Michael Servetus tarafından kale alınmıştır. Bu kitapta
teslis inancı reddedilmiş olup Unitaristlerin İncili olarak geçer. Bu kitap
gizlice basılıp Unitarist kimselerin okunması için dağıtılmıştır. İ.Müteferrika
da Risale-i İslamiye adlı eserinde okunması yasak edilen bu kitabı gizlice
okuduğunu söyler.
Müteferrika da Risale-i İslamiye adlı eserinde ‘’Biblika
Sakra’’ adlı eseri okuduğunu yazmaktadır. Hatta bu kitapta yazan düşünceleri
benimsediğini ifad edmektedir. Ez cümle Avrupalıların İbrahim Müteferrika
hakkında veerdiği bilgilerin hepsinin yanlış olduğunu görmekteyiz.
İbrahim müteferrika ilk türk matbaası açma serüvenünde
yaşadığı gelişmeler bu şekilde devam etmektedir.
İbrahim Müteferrika’yı Şu Şekilde Anlgılayabiliriz.
İbrahim Müteferrika Avusturya’da kendi inancı dolayısıyla
baskıya maruz kalmış olup rahat bir şekilde yaşam sürebilmek için Osmanlı’ya
gelmiştir. Unitarizm’in İslamiyet ile benzer yönleri olduğu için Osmanlı’da
iken müslümanlığı benimsemiştir.
İbrahim Müteferrika’nın Osmanlı modernleşmesine 3 önemli
kazanım sağlamıştır. Birincisi Osmanlı'da ilk matbaa ikincisi coğrafya üçüncüsü
ise bilim tarihi alanında sahip olduğu bilgilerdir. Bunların yanı sıra mıknatıs
alanında da derin bilgiye sahiptir. Zira Katip Çelebi’nin kaleme aldığı
Cihannüma adlı eserinde büyük katkılarda bulunmuştur.
Onun en dikkate değer özelliği ise Doğudaki ve Batıdaki
gelişmeleri gören ve iyi bir analiz yapabilen özelliğe sahip olmasıdır. O
gelecekte Rusya’nın Osmanlı’nın en büyük düşmanı olacağını söylemektedir.
Kısaca İbrahim Müteferrika
-Osmanlı'da matbaa kuran kişidir.
-1700 yılında Risale-i İslamiye adlı eseri kaleme almıştır.
-Şehit Ali paşa’nın mühürdarlığını yapmıştır.
-1715 yılında Gedikli müteferrikalığında bulunmuştur. Buna
müteakip Hacegan olmuştur.
-Usul-i Hikem ve Fi- Nizamil Himem adlı eseri kaleme almış
olup 1731 yılında II. Mahmut’a sunmuştur.
İbrahim Müteferrika’nın Eserleri
İbrahim müteferrika matbaa kurduktan sonra hangi eserleri
bastı kaç kitabı oldu. Bu sorular hep merak konusu olmuş olup ilk eserinin adı
neydi diyede sıkça sorulmuştur.
O halde onun matbaa basılan eserlerini anlatalım.
İbrahim Müteferrika’nın Usul-ü Hikem Fi Nizam-ülÜmem adlı eserinde; Osmanlı devletinin bozuluşunun nedenleri ortaya koyuyor ve Avrupalı devletlerinin güçlenmesinin nedenlerini açıklıyordu. Ayrıca Osmanlı devletinin tekrar ayağa kalkması için neler yapması gerektiğini de eserinde anlatmaktaydı.
Kitabın ilk bölümünde 3 siyasi düzeni ele almaktadır. Bunlar; Monarşi, Aristokrasi, Demokrasidir. Bunlar içerisinden demokrasiyi benimsediğini ifade etmektedir. Nedeni olarak ise devrin ileri gelen devletlerinin bu sistemi benimsemesi olarak gösterir.
Eserde bu 3 siyasi düzenin, askeri sistemini incelemekte
olup Osmanlı devletinin bu sistemlerden öğrenmesi gereken çok şey olduğunu
ifade etmektedir. Nitekim buna örnek olarak Rusya’nın nasıl güçlendiğini ve
Osmanlı’nın nasıl zayıfladığını anlatır ve Osmanlı’nın eski gücüne kavuşması
için bu 3 siyasi düzen’nin askeri sistemkerini benimsemesi gerektiğini beyan
eder. Buna örnek olarakda Rusya’nın nasıl güçlendiğini ve Osmanlı devletinin
nasıl gerilediğini anlatır.
Eserinde vurgu yaptığı diğer bir konu ise Coğrafi
keşiflerdir. Zira coğrafi keşiflerin Avrupa kazandırdıklarını izah etmekle
beraber fizik, astronomi ve coğrafya gibi alanlara önem verilmesi gerektiğini
belirtir.
Osmanlı devleti eğer ki şuan ki düzene devam eder ise bir
çok olumsuz sonuçları beraberinde getireceğini izah eder. Hatta bu durum sadece
Osmanlı devleti ile kalmaz bütün İslam devletleri Hristiyanlığın sultası altına
girer der.
Peki Osmanlı Devleti Ne Yapmalı?
-Avrupalı askeri kuruluşları incelemeli
-Avrupalı askeri kuruluşların silahları ve teknikleri
incelenmeli
-Avrupalı askeri kuruluşların taktik ve stratejileri
incelenmeli der.
Bu kuruluşlarda neler yapılması gerektiği hakkında bilgiler
verirken bunları Nizam-ı Cedit olarak anlatmaktadır. Dolayısıyla İbrahim
Müteferrika Nizam-ı Cedit terimini kullanan ilk kişidir.
İbrahim Müteferrika Nizam-ı Cedit üzerine bilgiler verirken
dayanağının Commentari adlı eserine vurgu yapar. Bu eseri okuyup Osmanlıcaya
çevirmiştir. Bu eser henüz basılmamıştır. Bu kitapta modern savaşın esaslarını
anlatmaktadır. Önemli olarak şunları vurgulamaktadır:
1-Avrupa’daki savaş sisteminde yapılan ilk şey savaşın
amacının belirlenmesidir.
2-Hareketli , yerini değiştirebilen ,stratejik bakımdan
güçlü olan bir ordu gereklidir.
3-Sürprizlerin önlenerek karşımıza çıkacak şeylere karşı önlem alınmalı.
4-Ordunun sahip olduğu taşıtlar ve gidilecek yerler iyi
bilinmelidir.
5-Ordunun arkasında yedek güç olmalıdır.
6-Ordunun arkasında mali kaynak gereklidir.
Aynı Zamanda Müteferrika eserinde Osmanlı ordusunu
inceleyerek eksik yönlerini ve yapılması gerekenleri belirtir.
Osmanlı ordusunun paralı olmadığını söyleyerek olumlu yönlerini ifade eder.
Olumsuz yönü ise Osmanlı’nın o dönemin çağdaş silahlarını
takip etmemesidir.Osmanlı ordusunun saf şeklinde dizilmesinin yanlış olduğunu
Avrupa’da bunun olmadığını çünkü ordunun toplu olması sonucunda daha çabuk imha
edileceğini belirtiyor.
Osmanlı’da komuta birliğinin olmaması sonucunda savaş
esnasında askerlerinin kaçtığını göstermiştir.
İ.Müteferrika Osmanlı’nın eski savaş stratejilerini
eleştirir ve derki;
Osmanlı’nın eskimiş bu sistemleri onu yenilgiye götürüyor,
Osmanlı bunu bilmesine rağmen halen Avrupa’yı örnek almakta diretiyor ve
yenileşmeye kapalıdır.Osmanlı coğrafi anlamda savaş meydanlarında önemli
hamleler yapmıyor.Son modern savaşlarda kıyafet önemlidir ama Osmanlı askerinin
üniforması yoktur ve bu sisteme geçilmelidir
Ayrıca ilk defa Avrupa’daki modern terimlerden bahsediyor
mesela;
Piyade, Dragon, Kabelerya, Karakol, Parola terimleri gibi…
Bu eserinin sonunda Avrupa’nın teknolojisinin öğrenilmesi ve
Osmanlı’da bunun uygulanmasını gerektiğini belirtir. Son olarak Osmanlı’da
asker ve sivilin karıştığını ve bunun ayrılmasını söylüyor.
İbrahim Müteferrika ve Osmanlı'da ilk Türk Matbaacılık
İbrahim Müteferrika Türkçe matbaanın kurucusu olarak
bilinir. Onun matbaa bilgisi Erdel’de yani doğduğu şehirden gelmektedir. Erdel
ile Macaristan orta Avrupa’da matbaacılığın hızlı geliştiği yerdir bu yüzden
Müteferrika matbaacılığa yönelmiştir.
Bu dönemde en önemli matbaacı Mihail Kiss’dir ve Kolotsvar
şehrinde en önemli matbaayı o kurmuştur. Bu matbaa Ünitarist basımevi olarak
geçmekte olup Ermenice, Gürcü ve İbranice harfler ile baskılar yaparak ünitarist
kitaplar basıyor.
Batılı kaynaklar Müteferrika’nın öğrencilik yıllarında
ilahiyat öğrencisidir. Müteferrika’nın o zamanlar bu adamla tanıştığı kendini
geliştirdiği, beraber çalıştıkları ve matbaa bilgisini geliştirip Osmanlı’ya
aktardığı söylenir.
Bizim kaynaklarımız’da ise 28. Çelebi Mehmet’in oğlu Sait
Efendi’nin Avrupaya gittiği burada matbaa görüp İstanbula geldiğinde İbrahim
Müteferrika anlatarak beraber kurdukları anlatılmaktadır. Oysa bu doğru
değildir. Dükto Sensiman ‘’Memaris’’ adlı eserinde bu olayın aslını bizlere
anlatmaktadır. Dolayısıyla İbrahim Müteferrika’nın bu projeyi önceden
hazırladığı bilgisi öne çıkmaktadır.
Osmanlı’da matbaa 1726 da basım evi açma çalışmaları
başlamıştır. İbrahim Müteferrika’nın yoğun çalışması neticesinde Matbaa’ya Arap
harf dökümünü kazandırmıştır. Matbaanın tekeli yada açma hakkı İbrahim
Müteferrika’nın ve Sait Efendinin kontrolüne veriliyor. İbrahim Müteferrika
aynı zamanda matbaa’nın neden önemli olduğu konusunda VesiletütTıbaa adlı eseri
oluşturuyor. Bu eseri yetkili mercilere sunmaktadır.
Bu eserde matbaacılığın İslam ülkesinde olmayışının islam
ülkelerine verdiği zararı anlatmakta, ilk Türk matbaa’nın açılması ile de
ilerde sağlayacağı yararları da belirtmektedir.
Osmanlı’da matbaa’nın açılması için Şeyhülislamından fetva
çıkarılması gerekmektedir. Şeyhülislam açılması yönünde fetvayı vermiştir. Oysa
Osmanlıda matbaanın açılmamasının sebebinin fetva verilmediği olarak söylense
de bu yalandır. Şeyhülislam Abdullah Efendi hemen matbaanın açılması için fetva
verip aykırı olmadığını söylemiştir. Hatta Abdullah Efendi İbrahim
Müteferrika’ya basması gereken kitapları söylemiştir. Matbaa’nın açılmasına
müteakip basılan ilk kitap ‘’Van Kulu’’dur. 11 Kişi bu kitaba önsöz yazmıştır. Matbaa’da basılan kitaplardaki yanlışların
düzeltilmesi içinde bir kurul kuruldu.
Matbaa açıldıktan sonra matbaa aleyhine herhangi bir karşı
koyma olmamıştır.
1730 yılında çıkan Patrona Halil isyanında padişaha
sundukları istekler arasında dahi matbaa kapatılmasına dair bir istek bulunmamaktadır.
Dolayısıyla matbaa’nın geç açılmasının şeriata aykırı olduğu yönünde bilgi
külliyen yalandır.
1726 yılında açılan ilk Türk matbaa neden gelişemedi?
Osmanlı’da uygulanan lonca sistemi yüzündendir. Yani
Osmanlı'da matbaa işinin sadece Sait efendi ile İbrahim Müteferrika’ya
verilmesi dolayısıyla rekabetin olmaması nedeniyle gelişme gösterememiştir.
Matbaa 2.Mahmut dönemine kadar gelişmiyor. O dönemden sonra matbaalar gelişip
rakip matbaalar açılıyor. Fatih Sultan Mehmet’in matbaa ile ilgilendiği yönünde
bir yazılsa’da nu konu hakkında sağlam bilgiler bulunmamaktadır.
Osmanlı’da matbaa Avrupa’daki kadar eskidir. Ancak Türkçe
basımlı matbaa İbrahim Müteferrika ile
olmuştur.
Sonlara Doğru
Evet değerli okurlar sizlere bu şekilde ilk matbaa ve ibrahim müteferrika'nın hayatı hakkında bilgiler sunduk. İnşallah Osmanlı'da ilk matbaa ve ibrahim müteferrika kimdir gibi sorulara cevap olmuştur.